5 Nisan 2011 Salı

Felsefe Tadında Bir Gün...


Vize haftasındayım lakin çalış çalışabilirsen. Öyle sorunlar, gürültü vb. yok ha, paşa gönül kriterleri doğrultusunda çalışmıyorum. Böyle bir isteksizlik var üstümde. Baksana, yarın istatistik fizik sınavı (kader diyorum ben buna, istatistik filan hani..) var ve ben oturmuşum yazı yazıyorum. Neyse sabah kalkmışım şey yani öğlen vakti. Ders çalışmam gerek ama ilk iş koştum bilgisayar başına. Facebook açık. Bir arkadaş iletisinde şafak sayıyor. Açtım bakıyorum profiline, ilkokul arkadaşım. Lan çocuk askere gitmiş. Ortak arkadaşlar vasıtasıyla diğer arkadaşlara tek tek atladım. ne kadar erkeğe baktıysam askerde birader. yanlış olmasın saydığım kadarıyla 4 erkek askere gitmiş. En yakının gelmesine 233 gün var. Her yorumda şafak saydırıyor elemanlar. Hele son açtığım profilde iyice bir hoş oldum, çocuk evlenmiş. Evlenmiş lan, "daha kaç yaşındayız oğlum" diyorum söylene söylene... Evlendiği kızı tanımam ama bizimle yaşıt veya 1-2 yaş küçük. Hatta daha 2 sene filan evvel eklenmiş lise fotoğrafı var. Yavaş yavaş kızlara bakmaya başlıyorum ilkokuldan. Birini zaten sen tanıyosun, siyasalda okuyan. Bi akıllı o varmış diyorum içimden diğer kızlar ya okumamış yada sikindirik bölümdeler. Neyse geçerken bi baktım kızın biri nişanlanmış. Şok üstüne şok bu kız bir de benim o zamanki adıyla ilk çıktığım kız.Lan yaşlanıyoruz diye aldı beni bir düşünce bi baktım boş boş hayallerdeyim. Düşünüyorum daha küçüğüz lan biz. Nasıl olur? Şu evlenen oğlan 200 küsür gün sonra ev filan geçindirme kaygısıyla hayatın içinde bulacak kendini. Genç bide bunlar, o kadar gün erkeğin içinden eve bi dön, ilk gece hadi bilemedin ilk hafta bi tıngırdasalar 9 ay 10 gün sonra beslenecek bir boğaz daha çıkacak başına. Neyse derdi beni niye geriyor ki hayırlısı de geç birader. Ama yok öyle kendimi düşünüyorum. Götümü devirmişim geleceğimi belirleyecek üniversitenin vize zamanı gelmiş yatıyorum. Bildiğin vicdan muhasebesindeyim. "Ben ne yapacağım lan?" Baktım ki boş beleş hayallerin ardı yok, derste çalışmıyorum, evde yemek yok yapsan bi dünya iş, bulaşık filan. Ayın 7sinde potansiyel zengiliğimi düşününce (bkz. http://www.uludagsozluk.com/e/8939701/) gideyim birşeyler yiyeyim diye hazırlanıyorum. Saçımda belli bir süreden sonra beynimi patlatacakmış gibi acı veren taç var.

Donas yemek üzere dışarı çıkıyorum (http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=8307380) Dışarıdaki hava kafamdaki binbir düşünce yetmiyormuşcasına ders çalışmamı engellemek üzere tasarlanmış sanki. Yaz gelmiş oğlum buralara. Beni alan rehavet ile düşüncelere devam. "Ben burda geziniyorum ama kimbilir ne biçim çalışıyordur bizimkiler" diye düşünürken yolda aniden karşıma tanıdık bir sima bizim sınıftan bir kız çıkıyor. Muhabbetim yok, iyi ki de yok başka bir zaman onuda anlatayım. Neyse montumun cebinde mp3 çalarımı buldum açtım dinliyorum. Bir iki ileri tuşundan sonra istemsiz bir şarkıda durdum. Kulağımda şu müzik;


Şarkıyla iyice moda gir sen. Düşünce üstüne düşünce. Liseliler böyle güzel havada onların bile sevgilisi var ben yalnızım, üstelik sınavlarım var ve çalışmıyorum, karnım aç, çişim var. Limon Bazaar'a giriyorum (evet yanlış değil burda da var aynı boktan, hatta matrax'ta Eskişehir'den çocuğun biri gecenin kahramını olucam diye aramış, buraya "Limon Pazarı" deyip beni filtreli dertlere gark ettirmişti) 3 siyah lastik tokaya 50 kuruş verip donas'a dönüyorum. Yemeği yedim ve lavaboya gidip saçıma aldığım tokalardan birini bağladım. Üstümde Liverpool forması, altımda eşofman şuna benziyorum;

Bunun Liverpool formalısını düşün diyeceğimde zaten geçen Liverpool'a transfer oldu. Neyse dışar adımımı bir attım hava bir sıcaklamış, kafamdaki düşüncelerle ben terliyorum. Bu seferde alttaki durum yaşandı.


Kulağımda yine "özledim seni" çalıyor. Hayatımın fon müziği gibi dışarıdaki sesleri duymadan romantik bir şekilde eve doğru yol alıyorum. Diyorum ki hayat bu kadar zor mu? Atılır mıyız oyundan benzemezsek onlara? Bildiğin felsefe yapıyorum. Son kız arkadaşımdan ayrılmam geliyor aklıma küfür ediyorum. O olmasa şimdi iyi kötü FNO vardı yanımda diyorum. Liseyi düşünüyorum küfür ediyorum. Ne ortamı ortam, ne hayatı hayat, çalışmamışız sürünüyoruz zaten. Bi sen varsın lan! diyip duygusala bağlıyorum diyecemde yok lan durumum şöyle yani;


Yolda bizim bölümün ikinci öğretimlerinden bi kız daha görünce iyi lan tek çalışmayan ben değilmişim diyip huzur kaplıyor içimi. Arkadan kıza bakıyorum. Abazalık fena...

Arkadaş aradı eve girince, nerelerdesin oğlum öldün mü kaldın mı? dedi. Modern notları var mı? dedim. Var dedi. Perşembe gel dedim. Mutlu oldum. İyi lan Cuma günkü sınavıda hallettik. Peki yarın ne yapacam oğlum ben. Standartım saptı. Ortalama değerim yok uçlarda yaşıyorum. Hayatın anlamını buldum kalktım çay demledim. Ders çalışıyorum ben artık. Yersen.

Buda güzel havaların hatrına vedam olsun.

Hiç yorum yok: