9 Mayıs 2011 Pazartesi

Ah Ulan...

Şu hayatımda en kötü günüm neydi hatırlamıyorum. Elbetteki yin-yang felsefesi bu hayatta geçerli, -çoğu kişininde böyle düşündüğünü farzederek diyorum- benim içinde. (entry sana gelsin :) http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=113995 )

Yani yaşadım bişeyler ama böylesini hissetmemiştim daha önce. En çok ağladığım, en kötü günüm belki de babaannemin vefat ettiği sene yani ben lisede hazırlıktaykendi. Yanımda olsa ne derdi, ne yapardı bilmiyorum. Yanımda değildi çünkü zaten tanışmıyoduk bile. Yani benim onu o zaman bırakıp gittiğim gibi durum yok :). Ama tanışmamız o kadar eğlenceli oldu ki. Velhasıl her konuşmamız eğlenceliydi. Aklımıza gelen yada aynı şeyleri düşündüğümüz anda birbirimize bakıp gülmemiz biralı ortamdayken "kafayı buldu bunlar" diye adlandırılıyordu esas kafayı bulanlar tarafından.

Geçen gün düşündüm bunları düşünürken yazayım dedim ama malum trafik sıkıştı biraz. Şimdi aklıma gelenleri yazıyorum. Şu hayatta ikimizin üzüldüğü şeylerde neydi? Düşündüm ama çıkaramadım. Belki bir kaç kızdan ret yememizdi, gerçi bunu yaşayan sadece ben oldum ama :). Ne kadar büyük üzüntü olabilirdi ki? Benim farkında olmadan aramızın açılması senin açından üzüntüydü ama bende farkına varınca çok pişmanlık yaşadım. Peki daha büyük? 1.5 yıl çıktığım kızın birden ayrılışı benim için büyük üzüntüydü, sen ne kadar üzüldün benim için? Sitem değil, biliyorum sırf mutlu olmam için benden habersiz onunla konuşman bile verdiğin değeri gösteriyor.

Haa illaki sitem isterim diyosan benden için sana "Kendine saygısı olan hiç bir kız ona bakmaz" diyen kıza tek kelime etmemendir benimde sitemim hala. Onca gerçekleşmeyen hayalin arasında birde senin Eskişehir'i tutturamayıp Ankara'da kalmanda bi koydu ama onun içinde sitem etmek biraz saçma olur.

Niye anlattım bütün bunları hem sana, hemde okuyan varsa onlara anlatayım. 4 gün önce Ankara'ya geldiğimde dedin ya ablam hasta diye. İşte ben tek kelime edemedim. 14 santim kist var dedin, ben ne diyeceğimi iyice şaşırdım. Hiç böyle bişey gelmemişti ki başımıza. Şu saydığım şeylerin makarasını bile yaptık sonradan, onlarda bile eğlendik. Çünkü ben senin yanında hep eğlendim üzülmedim ki. Böyle anlar için hazırlanmış sana verecek bir tesellim yoktu. İşte sana karşı duyduğum en büyük pişmanlıktı bu. Bişey diyememek. İlk defa mutlu edemediğim hissine kapıldım. Sakarya'da işporta tezgahının üstünde elinde bira dert yanarken "merak etme" demekten başka bişey diyemedim. Çok üzüldüm, neye üzüldüğümü anlamadan. Bir yanda senin derdin, bir yanda benim bu dert karşısında çaresizliğim.

O an farkettim ki, hayatta bana kattığın o kadar çok şey var ki. Ama ben sana bunların karşılığını veremiyomuşum gibi hissettim. Çok üzüldüm lan anla işte...

Sevgili okuyanlar yanlış anlaşılma olmasın ikimizde erkeğiz, sevgili filan değiliz. Hani aşk mektubu gibi oldu yanlış olmasın. Ama bu hıyarı seviyorum. Geçen ölümden bahsetti cümle içinde ufacık geçmişte olsa, ufak bi benzetmede olsa içim gitti.

Sen ölümü düşündüğün anda ben senin için ölecem ulan. Evet seviyorum, yarın Hollanda'ya vize başvurusu yapıyorum =D.

Bu kadar duygusala bağladım, Allah sonumuzu benzetmesin ama başka şarkı aklıma gelmedi, bu kadar da uğursuzum işte :).

rocksever ile penguensever

evvel zaman içinde, kalbur saman içinde iki genç varmış. bunlar uzun süredir çok yakın arkadaşlarmış. tabi ilgi alanları farklıymış. biri sürekli penguen okur, onun tarzında espriler yapar, diğeri ise rock müzik dinlermiş. penguensever ve rocksever arkadaşlar birbirlerine de sevdirmişler bunları. rocksever tam bir penguen manyağı olmuş artık. penguensever de rocksever in sürekli gelip mp3 çalarının kulaklıklarını uzatarak şarkı dinletmelerine o kadar alışmışki, o da rock sevmeye, dinlemeye başlamış. üzüm üzüme baka baka kararır misali birbirleri gibi olmaya başlamış iki genç.

bu arada rocksever de inanılmaz derecede bass gitar merakı başlamış. rocksever araştırmış etmiş bi tane bass gitar almış. tüm hayatı bass gitar olmuş artık. dersteyken eve gidip bass çalmayı düşler olmuş.konu ne olursa olsun sürekli bass gitara gelmeye başlamış. rocksever in her 2 lafından biri bass gitar olmuş. bu çok hoşuna gidiyormuş rockseverin.. bass gitarla ilgili bi konu açıldığında penguensever ne kadar istese de konuya pek katılamıyormuş, çünkü bass çalmayı bilmiyormuş. rocksever bi gün demiş "sende gitar al, ben sana öğreteyim". penguensever çok sevinmiş bu işe, ve o da kafasına bir gitar almayı koymuş. uzun uzun araştırmış, hatta zaman zaman başka arkadaşlarından bass gitar alıp rocksever in yanına gidiyormuş. rocksever in ona gösterdiklerini hemen kapıyor, daha da geliştirmek için çaba sarfediyormuş.

derken para biriktirmeye başlamış penguensever. aklına koymuş, bir gitar alıcakmış artık. biriktirmiş biriktirmiş biriktirmiş.. neredeyse aklındaki tek şey bu olmuş artık, en yakın arkadaşıyla dahada yakın olmak için o kadar uğraşmışki, yavaş yavaş uzaklaştıklarını farkedememiş bile.. birazda borçlanarak bir gitar almış penguensever. hemde rockseverin bass gitarının aynısından.. uzun zamandır hayalini kurduğu şey gerçek olacak, en yakın arkadaşıyla daha çok ortak noktası olacakmış artık penguenseverin, hevesle eve gelmiş. ailesine göstermiş.. tam rocksevere söyliyecekken rockseverle araları açılmış penguenseverin. konunun ne olduğu hakkında çeşitli rivayetler var tabii, ama neyse ne.. velhasılı kelam esas olan; ona rock müziği sevdiren, bass gitarı öğretecek olan arkadaşı artık yanında yokmuş. bir amaç için gözünü o kadar karartmışki, en yakın arkadaşından olmuş. yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki arkadaş, birbirlerinin yüzüne bile bakmıyormuş artık. odasının duvarına yaslı duran bass gitarla başbaşa kalmış penguensever. üzülmüş. amacına ulaşmış olmanın verdiği mutluluğu yaşayamamış. sakal tıraşı olayım derken kendi kolunu kesmiş penguensever. (oha örneğe gel) karşısında bass gitar, başı iki avcunun içinde kara kara düşünmeye başlamış..

ne var? her hikaye mutlu bitcek diye bi kural mı var? hatta her hikaye bitecek diye bi kural mı var? burda ara verdim ben, belkide burda bitirdim hikayeyi! paşa gönlüm bilir. sen mi bilceksin? teallaam ya.. yazının tamamı hayal ürünü değil tabi, evet tahmin edilebileceği gibi penguensever benim, ama şuan odada duvara yaslı olan bir bass gitar değil, D3000.